top of page

Cinler

Sözlükte, "gizli ve örtülü varlık, görülmeyen şey" anlamına gelen cin, terim olarak duyu organlarıyla algılanamayan, çeşitli şekillere girebilen; ateşten yaratılmış, mânevî, ruhanî ve gizli varlıklara verilen bir addır. [i]

 

Cinler de melekler gibi duyu organlarımızla idrâk edemediğimiz, gözlerimizle göremediğimiz rûhânî yaratıklar olduğundan onlarla ilgili bilgi kaynağımız Kur’ân ve hadislerdir. Cinlerin varlığı Kur’ân-ı Kerîm’de haber verildiğine göre, bir müminin cinlerin varlığını kabul etme zorunluluğu vardır. Onların varlığını inkâr, kişiyi küfre götürür. [ii]

 

Kur’an’da el-Cin (72/1-28) adıyla müstakil bir sure bulunmakta ve burada cinlerin kendi aralarında yaptıkları konuşmaların Peygambere vahyolunduğu bildirilmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de genel olarak cinlerle ilgili bilgiler verilmektedir. [iii]

 

Cinler Nasıl Varlıklardır?

Cinler ateşten ve insanlardan önce yaratılmışlardır: [iv]

“Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık.” (Hıcr, 15/26-27)

 

“Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. Cinleri öz ateşten yarattı.” (Rahman, 55/15)

Ayet ve hadisleri incelediğimizde, cinlerin kendilerine özgü bir yapıya sahip bulundukları, çeşitli şekil ve bedenlere girebildikleri anlaşılmaktadır… Hz. Âişe’den rivayet edilen bir hadiste, insanın çamurdan, meleklerin nurdan, cinlerin ise karışık ateşten yaratıldığı belirtilmektedir (Müslim, “Zühd” 10). [v]

 

Cinler sürede uzun mesafeleri katedebilir, insanlarca görülmedikleri halde insanları görebilirler. [vi]

 

Cinler ateşten yaratıldıkları için normal şartlarda görülmezler. Ancak onlar da melekler gibi çeşitli şekillere girebilirler, insanların görebilecekleri, maddî bir şekle bürünürlerse, insanlar tarafından görülebilirler. [vii]

 

Cinler Nasıl Yaşarlar?

Cinler tıpkı insanlar gibi yerler, içerler, evlenir ve çoğalırlar, erkeklik ve dişilikleri vardır, doğar, büyür ve ölürler. Ancak cinlerin ömrü, insanlarınkine göre epeyce uzundur.[viii]

 

Cinlerin Dini Var mıdır?

Cinler rûhânî yaratıklar olmanın dışında pek çok hususta insanlar gibidirler. İnsanlar gibi Allah’a îmân ve ibadet etmekle yükümlüdürler. [ix]

 

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zâriyât, 51/56)

 

Cinlerin inananları, itaatkârları vardır; kâfirleri, isyankârları vardır. İnsanlar gibi, mümin olanları cennete, kâfir olanları cehenneme girecektir. [x]

"Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere  türlü türlü yollar tutmuştuk. Artık i şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız. Doğrusu biz, o hidayeti (Kur an ı) işitince ona îmân ettik. Kim Rabbine imân ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar. İçimizde, (Allah’a) teslimiyet gösterenler de var. Hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır." (Cinn, 72/11-15)

 

Cinlere de İlâhî hükümleri bildiren Peygamberler gönderilmiştir. [xi]

“Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bu günle karşı-laşmanızdan sizi uyaran Peygamberler gelmedi mi? “Kendi hakkımızda şahidiz” derler. Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler" (En’âm, 6/130)

 

Hz. Muhammed (s.a.v.), aynı zamanda cinlere de Peygamber gönderilmişti. [xii]

“(Rasûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur’an’ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, harikulade güzel bir Kur'an dinledik. Doğru yola iletiyor, ona imân ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız.” (Cinn, 72/1-2)

 

“Hani cinlerden bir gurubu, Kur’an’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur’an’ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) “Susun” demişler, Kur’an’ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi. Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.” (Ahkâf 46/29-30)

 

“Cinler, biz hidâyet rehberini işitince ona inandık, dediler. Kim Rabbinc inanıp sığınırsa, ona korku yoktur. Kuşkusuz içimizde İs¬lâmî tercih eden de var, yoldan çıkan da. İslâmî tercih eden, doğru yolu bulmuş demektir” (Cin 72/13, 14).

 

“De ki: Bana cinlerden bir topluluğun Kur’an’ı dinlediği ve toplumlarına şöyle dediği vahyolundu: “Biz bizi şaşırtacak şeyler söyleyen bir Kur’an dinledik. Bu Kur’an doğru yola ilettiği için biz ona inandık. Bundan böyle Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız. Şüphesiz Rabbimizin şanı çok yücedir. O asla eş ve çocuk edirtmemiştir" (Cin 72/1-3).

 

“Ey Peygamber! Biz cinlerden bir kısmını Kur’an dinlemek üzere sana yönlendirmiştik. Onlar gelip Kur’an’ı dinlemeye başlayınca birbirlerine, “Sessiz olun, dinleyelim” demişler, Kur’anın okunması sona erince de uyarmak üzere kavimlerine dönmüşlerdi. Döndüklerinde kavimlerine şöyle demişlerdi: “Ey kavmimiz! Biz Musa'dan sonra indirilen; önceki kitapları onaylayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik” (Ahkâf 46/29, 30).

 

Hadislerde Hz. Peygamberin cinlerle konuştuğu ifade edilmektedir. Bir rivayette Resûl-i Ekrem geceleyin bir grup cinle bir arada bulunmuş, onlara Kur’an okumuş, sabah olunca da durumu ashabına anlatmıştır.[xiii]

 

Cin Sûresi, Hz.Peygambere nübüvvetin 8. yılında Taif dönüşünde nazil olmuştur... Taif’te yanındakilcrlc birlikte kendisine reva görülen kötü muamele Hz.Peygamberi derinden etkilemiştir. Taif’ten dönüşü sırasında bu sûre nazil olmuş ve kendi halkının reddetmesine rağmen, hiç tanımadığı cinlerden bir grubun onu dinledikleri ve çağrısını kabul ettikleri söylenerek kendisine büyük bir moral desteği sağlanmıştır. Adı geçen cin grup Hz. Peygamber’e âyet örneklerinde de görüldüğü gibi, bizzat Allah tarafından bildirilmektedir:

“Cinlerden bir grubu Kur 'arı dinlemek üzere sana yönlendirmiştik” (Ahkâf 46/29). [xiv]

 

Cin sûresi diye bilinen bir sûrede de dile getirildiği gibi, cinler çeşitli gruplara bölünmüşlerdir. Cinlerin bir kısmı müslümandır. Bir kısmı dakâfirdir. Kâfir olanları cinlerin çoğunluğunu oluştururlar. Cinlerin mümin olanları, müminlerle beraber cennette, kâfir olanları da kâfirlerle beraber cehennemde kalacaklardır.[xv]

 

Cinler Geleceği Bilebilir mi?

İslam âlimlerine göre cinler, uzun yaşadıkları ve meleklerden haber sızdırabildikleri için insanların bilemedikleri bazı hususlara vakıf olabilirler. Ayetlerde cinlerin, yeryüzünde kendilerine yakın gördükleri kişileri (kâhinler) aldatmak ve yönlendirmek için gökyüzünü dinleyip oradan bazı sözler kaptıkları haber verilmektedir.[xvi]

 

Cinlerin mutlak gayba dair bilgileri yoktur. Ancak hayat sürelerinin uzunluğu, ruhanî ve mânevî varlıklar olmaları, meleklerden haber çalmaları gibi sebeplerle, insanların bilmediği, geçmişe ve şu ana ait bazı olayları bilebilirler. Ancak bu durum, cinlerin insandan daha üstün varlıklar olduğunu göstermez. Bir âyette, "Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda) yere yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı" (Sebe’ 34/14) buyurularak, onların gaybı bilmedikleri açık bir şekilde ortaya konulmuştur.[xvii]

 

Resûlullah cinlerin gökten aşırdıkları sözlere kendilerinden eklemeler yaparak kâhinlere ulaştırdıklarını bildirmektedir. Bir rivayette, kâhinlerin gaipten haber vermelerinin hiçbir değerinin olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber kâhinlerin iddialarının bazen doğru çıktığının sorulması üzerine, bunun kulak hırsızlığı türünden, cinlerin yüzlerce yalanla beraber kâhinlere fısıldadığı sözlerden ibaret olduğunu söylemiştir (Buhari “Tıb” 46). İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu, cinlerin gökten haber aşırmasının, son peygamberin gönderilmesi ile birlikte sona erdiği görüşündedir.[xviii]

 

İslam’dan önce göklerden haber alabildiğine ve kâhinlere bilgi kaynaklığı yaptığına inanılan cinlerin, İslam’dan sonra göklere yaklaşamadıktan, böyle bir teşebbüs durumunda bir alev topu (şihâh) tarafından uzaklaştırıldıktan ve yakıldıkları söylenmektedir. Bu durumda cinin konumunda bir değişiklik olmakta, daha önce semadan haber aldığına inanılan cin, İslam’ın gelişiyle bu konumunu kaybetmektedir. [xix]

“Hâlbuki daha önce biz göğün bazı kısımlannda haber dinlemek için oturacak yerler bulup oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev (şihâb) bulur” (Cin 72/9).

 

Cinler İnsanlarla Etkileşime Geçer mi?

Cinlerin insanlarla olan ilişkisi bakımından üzerinde durulması gereken hususlardan biri de; halk arasında “cin çarpması” olarak bilinen ve cinlerin insan bedenine girerek onu ruhen ya da bedenen hasta etmesi şeklinde dile getirilen anlayıştır. …cinlerin insanlarla maddî temas ve fiziksel zarar içeren bir ilişki türü dışında, ilham verme, haberdar etme, telkinde bulunma ve vesvese verme şeklinde bir etkileşimde bulundukları ileri sürülebilir. [xx]

 

Bazı cinler, Hz. Süleyman’ın emrine girerek ordusunda hizmet görmüş, mabet, heykel, büyük çanak ve kazan gibi bazı nesnelerin yapımında insanlarla birlikte çalışmışlardır. [xxi]

 

Cinler çeşitli şekillere girebilecek ve insanların yapamayacağı bazı işlerin üstesinden gelebilecek yetenekte yaratılmıştır. Hz. Süleyman Sebe melikesinin tahtını getirtmek istediğinde cinlerden birinin, o henüz yerinden kalkmadan tahtı getirebileceğini söylemesi (en-Neml 27/39) bunu göstermektedir. Cinin Hz. Süleyman'la karşılıklı konuşması, onların gözle görülebilecek bir şekle girebileceklerine işarettir. Allah cinleri Hz. Süleyman'ın emrine vermiş, o da cinleri ağır ve meşakkatli işlerde kullanmıştır.[xxii]

“Allah, kıyamet günü herkesi bir araya toplayıp diyecek ki: “Ey cinler topluluğu siz dünyada birçok insanı yoldan çıkardınız ve peşinizden sürüklediniz” (En’âm 6/128).

 

Bazı durumlarda cinlerin insanlara zarar vermesi söz konusu olabilirse de, müslüman bir kimsenin cinlerden korkmaması ve Allah'ın izni olmadan, bir varlığın başka bir varlığa zarar veremeyeceğine gönülden inanması gerekir. Diğer varlıklardan gelebilecek zararlara karşı Allah'a sığınmak gerektiği gibi cinlerden gelebilecek zararlar hususunda da aynı tutum gösterilmelidir. Nitekim Hz. Peygamber'in de cinlerin insanları etkilemesine karşı Âyetü'l-kürsî'yi, Felâk ve Nâs sûrelerini okuduğu bilinmektedir.[xxiii]

 

 

Dipnotlar

[i] Diyanet İslam İlmihali. Komisyon. Diyanet Vakfı Yayınları:2011

[ii] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[iii]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[iv] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[v]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[vi]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[vii] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[viii] Diyanet İslam İlmihali. Komisyon. Diyanet Vakfı Yayınları:2011

[ix] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[x] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[xi] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[xii] Delilleriyle İslam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010

[xiii]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[xiv] İslam İnanç Esasları. Şaban Ali Düzgün... Grafiker:2013

[xv] Diyanet İslam İlmihali. Komisyon. Diyanet Vakfı Yayınları:2011

[xvi]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[xvii] Diyanet İslam İlmihali. Komisyon. Diyanet Vakfı Yayınları:2011

[xviii]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[xix] İslam İnanç Esasları. Şaban Ali Düzgün... Grafiker:2013

[xx]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[xxi]İslam İnanç Esasları. Anadolu Ünv.: 2010

[xxii] Diyanet İslam İlmihali. Komisyon. Diyanet Vakfı Yayınları:2011

[xxiii] Diyanet İslam İlmihali. Komisyon. Diyanet Vakfı Yayınları:2011

bottom of page