Arayan Ä°nsan
Ä°slam'a GiriÅŸ
Hz. Muhammed’in (sav) Peygamberliğine Has Özellikler
Hz. Peygamber Tüm İnsanlara Gönderilmiştir
Eskiden her topluma, her millete ve her memlekete peygamberler geÂlirdi. Hatta bir millete bazen birkaç peygamberin geldiÄŸi olurdu. Bu peyÂgamberlerin vaaz, telkin ve talimatı nispeten küçük bir bölgeye yerleÅŸmiÅŸ küçük grup ile sınırlı olurdu. Çünkü o devirlerde farklı yerleÅŸim merkezleri ve insan toplulukları arasında ulaşım ve iletiÅŸim imkânları çok kısıtlıydı. [i]
Bilim, teknik, sanat, ticaret ve kültürün geliÅŸmesiyle milletÂler arasındaki iliÅŸkiler de arttı. ÇeÅŸitli uluslar ve toplumlar birbirini tanıdı, onlarla çeÅŸitli alanlarda temaslar kurdu. Çin ve Japonya'dan Avrupa ve Afrika'nın uzak köşelerine kadar kara ve deniz yolları açıldı. Yazı icat edildi ve yaygınlaÅŸtı. Okuma, yazma imÂkânlarının artmasıyla ilmi ve kültürel deÄŸiÅŸim için ortam oluÅŸtu. BirÂkaç büyük hükümdar ortaya çıktı ve birçok millet ve ülkenin bir tek siyasi yapı altında toplanmalarına sebep olan fetihlere giriÅŸtiler ve muÂazzam imparatorluklar kurdular. Nitekim Budizm, Hindistan sınırlarını aşıp bir taraftan Japonya ve MoÄŸolistan'a kadar ve diÄŸer taraftan Afganistan ve Buhara'ya kadar yayılÂdı. Hıristiyanlar dini Ä°ran'dan Afrika'ya ve AvÂrupa'nın en ücra köşelerine kadar yaydılar. [ii]
(Rasulüm!) Biz, seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı (bir peygamber) olarak gönderdik; fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. Sebe (34/28)
Bu ayette, Hz. Peygamber (a.s.)'in sadece bir ÅŸehir, ülke veya belli bir zaman için deÄŸil, bütün Ä°nsanlar ve her zaman için nebi olarak gönderildiÂÄŸi belirtiliyor. Hz. Peygamber'in sadece kendi memleketi veya zaÂmanı için deÄŸil, kıyamete kadar bütün insanlığa peygamber olarak göndeÂrildiÄŸi Kur'an’da çeÅŸitli yerlerde anlatılmışÂtır. Meselâ:
"...Ve bu Kur'an bana vahiy edilmiÅŸtir ki bunun vasıtasıyla sizi ve buÂnun ulaÅŸabileceÄŸi herkesi uyarayım". (En'am; 19)
“Alemlere uyancı ve korkutucu olsun diye Furkan'ı indiren (Allah) ne yücedir". (Furkan; 1)
(Resulüm!) De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, Allah'ın sizin hepiniz için (gönderilen) peygamberiyim. O (Allah) ki, göklerin ve yerin mülkü ve hükümranlığı kendisinindir. O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, hem diriltir hem öldürür. O halde Allah'a inanın; Allah'a ve O'nun sözlerine inanın, O'nun ümmi Peygamberi olan Resulüne de inanın. Ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız." Araf(7/158)
Benzeri açıklamalar, çeşitli hadislerde de yapılmıştır. Meselâ:
"Beyaz olsun, siyah olsun, herkese gönderildim". (Müsned-i Ahmed: Ebu Musa Eş'ari'den rivayet).
"Eskiden her nebi özellikle kendi ümmetine gönderilirdi. Ben ise büÂtün insanlara gönderildim". (Sahih-i Buhâri, Müslim, Câbir bin Abdullah'tan rivayet).
"PeygamberliÄŸim ve kıyamet böyledir diye buyuran Hz. Muhammed (a.s.) bunu açıklamak için iki parmağını kaldırıp bize gösterÂdi." (Sahih-i Buhâri ve Müslim).
Mesajın Korunması
Kur'ân-ı Kerim, en iyi muhafaza edilmiÅŸ ilâhî kitaptır. Hz. Muhammed (sav) kendisine bir kitabın indirilmiÅŸ olduÄŸunu ve bunun ilâhî bir kitap olduÄŸunu kesin bir ÅŸekilde ifade etmiÅŸtir. Gerçekten de enine boyuna incelediÄŸimizde hiçbir deÄŸiÅŸikliÄŸe ve tahrife uÄŸramadıÂğını anlıyoruz. Hz. Peygamber’e inmeye baÅŸladığı zamandan beri her cümlesi ve her kelimesinin kayda geçirilmesine dikkat edilmiÅŸtir. [iii]
Ayrıca bu kitapta Hz. Muhammed'in kendi sözlerine hiç yer verilÂmemiÅŸ; Ä°ncil'in aksine bu kitaba, Hz. Muhammed'in hayatı, sözleri, Arapların tariÂhi ve bunun iniÅŸ tarihinde meydana gelen çeÅŸitli olaylar, hikâye, masal veÂya atasözleri de katiyen ilâve edilememiÅŸ; tamamıyla Allah'ın kelâmı olmasına dikkat edilmiÅŸ, böylece Allah’ın temiz, nezih ve duru sözleri aynen muhafaza edilmiÅŸtir. Ayrıca bu kitaba giren tek bir kelime, tek bir nokta eksilmemiÅŸtir. Bu kitap Hz. Muhammed (a.s.) zamanında ne ise daha sonraki yüzyıllarda da aynı kalmıştır.[iv]
Nasıl ki Hz. Peygamber'e inen kitap mucizevi ÅŸekilde muhafaza edilmiÅŸse, onun hayatı ve davranışları da aynı özenle muhafaza edilmiÅŸtir. Hz. Peygamber'in doÄŸumundan, son nefesine kadar kendiÂsini görmüş, yaÅŸantısını izlemiÅŸ, sözlerini dinlemiÅŸ, nutuklarını duymuÅŸ, herhangi bir ÅŸey için verdiÄŸi emri iÅŸitmiÅŸ ya da herhangi bir ÅŸeyden men ettiÄŸine kulak vermiÅŸ olan çok sayıdaki insan, her ÅŸeyi daha sonraki kuÅŸaklara aktarmışlardır. Bunlar kendi gözleriyle gördüklerini ve kulaklarıyla duyduklarını kendilerinden sonraki nesillere iletmiÅŸlerdir. Resulullah’ın (sav) veÂfatından sonra en az 50 sahabe Hz. Peygamber'in özgeçmiÅŸi, yaÅŸantısı, sözleri ve emirlerini kâğıda döktüler. Bunlar da muhaddis, müfessir ve faÂkihler tarafından bol bol kullanıldı. Buna ilâveten, Hz. Muhammed’in (sav) hayatı ve talimatını sözlü olarak muhaddislere anlatan sahabelerin saÂyısı 100 bini buluyordu. Bu öyle ÅŸaşılacak bir ÅŸey deÄŸildir, çünkü Veda Haccı’nda 140 bin sahabe hazır bulunÂmuÅŸtu. [v]
Peygamberliğin Son Bulması
Hz. Muhammed (s.a.v.), son Peygamberdir. Ondan sonra bir daha Peygamber gelmeyecektir. Bu husus Kur’ân’da şöyle açıklanır: [vi]
«Muhammed içinizden herhangi bir adamın babası değil, fakat O Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.» (Azhab: 33/40)
Kur'ân, Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğiyle ilgili önemli bir noktaya daha temas ediyor. O da, Hz. Muhammed (sav) ile peygamberlik geleneğinin ve peygamberlik zincirinin son bulmasıdır. Kur'ân kesin bir dille, Hz. Muhammed (a.s.)'den sonra başka bir peygamberin gelmeyeceğini beyan ediyor: [vii] Bu, gerçekte Hz. Muhammed’in (sav) peygamberliğinin evrenselliğinin, ebediliğinin ve dinin tamamlanışının doğal bir sonucudur. [viii]
Bugün dîninizi (hükümleriyle) kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak (hayat tarzı olan) İslâm’ı beğenip seçtim. (Maide 3)
Hz. Muhammed’in (sav) getirdiÄŸi talimat ve mesaj yaÅŸamakladır. GetirdiÄŸi ilâhî kitap "Kur'an-ı Kerim" hâlâ eski ÅŸekliyle karşımızda duruyor. Bir tek harfi, bir tek noktası ve bir tek hareke ve iÅŸareti deÄŸiÅŸmemiÅŸtir. Hazreti Peygamber (a.s.)'in mübarek hayatının her dönemi, sözleri, fiilleri hepsi aynen muhaÂfaza edilmiÅŸtir. Bugün 1400 yıl geçmiÅŸ olmasına raÄŸmen bu kayıt ve yazıÂların aynasında Hz. Peygamber'i kendi gözümüzle görmüş gibi oluyoruz. Gerçek odur ki, dünyada hiçbir tarihi ÅŸahsiyetin hali ve yaÅŸantısı böylesine özenle korunmamıştır. [ix]
Bu konuya bizzat Hazreti Peygamber (sav) de hadisÂlerinden birinde son derece güzel bir ifade ile deÄŸinmiÅŸtir. Resulullah (sav) diyor ki:
"Benim yerimin peygamberler arasında ne olduÄŸu ÅŸu misalÂle anlaşılacaktır. Diyelim ki, bir ÅŸahıs çok güzel bir ev yaptı, ama bu evin bir tuÄŸlasını eksik bıraktı. Bu güzel evi görenlerin dikkati bu eksik tuÄŸlaya çevrildi ve dediler ki bu son tuÄŸla da yerine konsaydı ev tamamlanmış olacaktı. Bu ev peygamberlik eviydi ve buna yerleÅŸtirilen son tuÄŸla beÂnim. BoÅŸ yer doldurulmuÅŸ, ev bitmiÅŸtir ve benden sonra artık herhangi bir nebî dünyaya gelmeyecektir." (Buhari). [x]
Bu misal ile peygamberliÄŸin son bulmasının sebebi iyice anlaşılıyor. Madem ki, din tamamlanmış ve her bakımdan mükemmel hale gelmiÅŸ; Allah’ın ayetleri mümkün olduÄŸu kadar en iyi ÅŸekilde anlatılmış ve açıklanmış, helâl ile haram, iyi ile kötü, inanç ve ibadet, medeniyet ve kültür, hükümet ve siyaset, kısacası her konuda Allah’ın emri açıklıkla insanlara ulaÅŸtırılmış, bu ilkeÂlere dayanılarak teorik ve pratik olarak bütün bir düzenin iÅŸleyeceÄŸi gösteÂrilmiÅŸ, Allah'ın kelâmı ve Peygamber'in sünneti deÄŸiÅŸtirilmeden dünyaya iletilmiÅŸ, her devirde ve her yerde bunlardan istifade etmek mümkün kılınmıştır, o halde, baÅŸka bir peygambere ihtiyaç yoktur. Hz. Peygamber’in (sav)'in emir ve talimatının ancak zaman zaman insanlara hatırlatılması ve izah edilmesine gerek vardır ki, bunu da hak yolunda alimler ve kâmil müminler lâyıkıyla yapabilirler. [xi]
Bu konu aşağıdaki hadislerde de belirtilmektedir: [xii]
Hz. Peygamber (sav) buyurdular: İsrail Oğullarının önderliğini peygamberler yaparlardı. Bir peygamber ölünce yerine başkası geçerdi. Ama benden sonra herhangi bir nebi (peygamber) gelmeyecektir. Benden sonra ancak halifeler gelecektir. (Buhari)
Hz. Peygamber (sav) buyurdular: “Resullük ve Nebi’lik silsilesi bitmiştir. Benden sonra ne bir resul, ne bir nebi gelecektir". (Tirmizî, Ahmed)
Hz. Peygamber (sav) buyurdular: “Ben Muhammed'im, ben Ahmed'im, ben Mâhi'yim, çünkü ben küfrü mahvedeceÄŸim. Ben HaÅŸir'im, çünkü benden sonra Ä°nsanlar mahÅŸerde toplanacaklardır. (Yani benden sonra ancak kıyaÂmet gelecektir). Ve ben Akıb'ım. Akıb da kendisinden sonra herhangi bir peygamber gelmeyene denir". (Buhari, Müslim, Tirmizî).
Rasûlullah (a.s.) buyurdular: “Allah'ın gönderdiÄŸi her peygamber kendi ümmetini, Deccâl'ın doÄŸması konusunda korkutmuÅŸtur (amma onlaÂrın zamanında Deccâl gelmemiÅŸtir). Åžimdi ben son peygamberim ve siz de son ümmetsiniz. Onun için, ister istemez o aranızdan çıkacaktır". (Ä°bn Mâce).
Abdullah bin Cübeyr diyor ki, ben Abdullah bin Amr bin As'tan duydum, bir gün Rasûlullah (sav) evinden çıkıp bize geldi. Öyle ki, sanki bize veda edecek. Resulullah bize üç defa seslendi, "Ben ümmi peygamberim" ve sonra dedi ki: "Benden sonra başka herhangi bir peygamber gelmeyecektir." (Ahmed)
Hz. Peygamber (sav) buyurdular: “...Benim ümmetimden 30 yalancı doÄŸacaktır. Bunlardan her biri peygamberlik iddiasında bulunacaktır. Halbuki ben peygamberlerin soÂnuncusuyum, benden sonra herhangi bir peygamber yoktur". (Ebû Davud).
Hz. Peygamber (sav) buyurdular: “Benden sonra herhangi bir peygamÂber yoktur ve benim ümmetimden sonra herhangi bir ümmet yoktur" (Beyhakî, Taberânî).
Dipnotlar
[i] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[ii] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[iii] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[iv] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[v] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[vi] Delilleriyle Ä°slam Akaidi. Mehmet Bulut. Erkam: 2010
[vii] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[viii] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[ix] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[x] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[xi] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004
[xii] Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi. Ebu’l A’lâ el-Mevdudî. Pınar: 2004